Eriyen saatler bu tarihte durdu...

Hala çok mu zeki yoksa gerçekten deli mi olduğunu çözemediğim Dali, 25 yıl önce bugün vefat etti.

Dali'nin kayda geçen ölümü kalp yetmezliği. Dediğim gibi  kayda geçen bu. Ama bence ölümünün sebebi hayat arkadaşı, menajeri, ilham perisi olan biricik eşinin ölümüydü.

Eşi öldükten sonra kendini kaleye kaptan Dali intihar etmeye kalkışmıştı bence. Bacağını yaraladığı olayda tutulan rapora göre kalede bilinmeyen bir yangın çıkmıştı. Ve bu olaydan sonra kaleyi terk ederek Figueres'e dönmüştü. İntihar ettiğini düşünme nedenim ise o kalede hala eşinin ruhunun olması, o kalede eşinin gömülü olması... Eşinin ruhu ile beraber sadece 2 sene yaşayabilmişti o kalede. Ve kendide o kalede eşi ile beraber sonsuza kadar kalmak istemişti belkide. Bu başarısız girişimden sonra kaleyi terk edip kendi adını taşıdığı tiyatro ve müzede yaşamaya başlamıştı. 

5 sene boyunca kendi eserleri ile yaşayan Dali sonsuz istirahatini de kendi eserleri arasında yapacağını nereden bilebilirdi ki? Ya da bilerek eserlerinin yanına yerleşmişti. Bunu sadece kendisi bilebilir.

Şuan da hala eserleri ile beraber Salvador Dali tiyatro ve müzesinin mahzeninde yatıyor...

Birand'sız 1.yıl...

Mehmet Ali Birand' ın aramızdan ayrılması, tam 1 yıl oldu. Öldüğü haberini aldığım zamanını asla unutmayacağım.

Ölümüne ağladığım sayılı insanlardan biriydi. Yaptığı programlarıyla, yazılarıyla, kitaplarıyla, özgür gazeteci ruhuyla daha sayabileceğim bir çok özelliği ile muhteşem biri benim için. Farkındaysanız geçmiş zaman eki kullan(a)madım. Ölmesi demek benim için örnek kişiliğini kaybetmesi ya da önemsizleşmesi manasına gelmiyor.

En çok üzüldüğüm şey ise yaşımdan kaynaklı fazla tanıyamamış olmam. Öğrencisi olmayı o kadar çok isterdim ki... Öldüğü zaman Türkiye'nin böyle bir gazeteceyi kaybetmesinden sonra öğrencisi olamadığım için çok üzüldüm, onu tanıyamadığım için, yaptığı programlarda yer alamadığım için o kadar üzgünüm ki ...

Senin sayende medyayı sevdim, bu sektörün içinde olmayı istedim keşke şimdi de sen olsaydın da şu an yaşanan haberleri senin yorumun ile duysaydım, keşke yaşasaydın da bugün 32. Günü senden izleseydim, keşke yaşasaydın da öğrencin olsaydım keşke yaşasaydın da bugün yaşanan zorluklar da yanımız da olsaydın, ailenin, sevdiklerinin yanında olsaydın bu keşkeler uzayıp gider... 

Ekranlarda gülümseyişinin olmadığı koca 1 yıl geçti ve geçiyor...

İşte Oscar adayları !

Akademi başkanı Cheryl Boone Isaacs ve Thor, Zafere Hücum (Rush) filminlerinin yıldızı Chris Hemsworth, 2 Mart 2014'te 86. kez verilecek Oscar Ödülleri için adayları açıkladı. 86. Oscar Ödül Töreni kazananları ise 2 Mart 2014'te Los Angeles Dolby Theatre'da düzenlenecek ödül töreni ile sahiplerini bulacak.

Oscar Ödül gecesi ayrıca dünya çapında 225 ülkeden canlı olarak takip edilebilecek. Oscar Ödül Töreni'ni Amerikalı talk show yıldızı Ellen DeGeneres sunucak.

'Düzenbaz' ve 'Yerçekimi'ne 10'ar, '12 Yıllık Esaret'e 9 adaylık çıktı. Meryl Streep 18'inci adaylıkla rekorunu yenilerken Coenler'in filmine ana kategorilerde adaylık çıkmaması şaşırttı. İşte tam liste:

EN İYİ YARDIMCI KADIN OYUNCU 

Sally Hawkins (Blue Jasmine)

Jennifer Lawrence (American Hustle)

Lupita Nyong’o (12 Years a Slave)

Julia Roberts (August: Osage County)

June Squibb (Nebraska)

EN İYİ FİLM ADAYLARI

Düzenbaz (American Hustle)

Kaptan Phillips (Captain Phillips)

Dallas Buyers Club

Yerçekimi (Gravity)

Her

Nebraska

Philomena

12 Yıllık Esaret (12 Years A Slave)

EN İYİ KADIN OYUNCU ADAYLARI

Amy Adams (American Hustle)

Cate Blanchett (Blue Jasmine)

Sandra Bullock (Gravity)

Judi Dench (Philomena)

Meryl Streep (August: Osage County)

Para Avcısı (The Wolf of Wall Street)

EN İYİ ERKEK OYUNCU ADAYLARI

Christian Bale (American Hustle)

Bruce Dern (Nebraska)

Leonardo DiCaprio (The Wolf of Wall Street)

Chiwetel Ejiofor (12 Years a Slave) 

Matthew McConaughey (Dallas Buyers Club)

EN İYİ YARDIMCI ERKEK OYUNCU ADAYLARI

Barkhad Abdi (Captain Phillips)

Bradley Cooper (American Hustle)

Michael Fassbender (12 Years A Slave)

Jonah Hill (The Wolf of Wall Street)

Jared Leto (Dallas Buyers Club)


EN İYİ YÖNETMEN ADAYLARI

David O. Russell (American Hustle)

Alfonso Cuaron (Gravity)

Alexander Payne (Nebraska)

Steve McQueen (12 Years A Slave)

Martin Scorsese (The Wolf Of Wall Street)

EN İYİ YABANCI FİLM ADAYLARI 

The Broken Circle Breakdown

The Great Beauty

The Hunt

The Missing Picture
EN İYİ ANİMASYON ADAYLARI

The Croods

Despicable Me 2

Ernest & Celestine

Frozen

The Wind Rises

EN İYİ ÖZGÜN SENARYO

David O. Russell ve Eric Singer (American Hustle)

Woody Allen (Blue Jasmine)

Craig Borten ve Melisa Wallack (Dallas Buyers Club)

Spike Jonze (Her)

Bob Nelson (Nebraska)

EN İYİ UYARLAMA SENARYO

Julie Delpy, Ethan Hawke & Richard Linklater (Before Midnight)

Billy Ray (Captain Phillips)

Steve Coogan ve Jeff Pope (Philomena)

John Ridley (12 Years a Slave)

Terence Winter (The Wolf of Wall Street)

EN İYİ GÖRSEL EFEKT ADAYLARI


Gravity (Tim Webber, Chris Lawrence, Dave Shirk ve Neil Corbould)

The Hobbit: The Desolation of Smaug (Joe Letteri, Eric Saindon, David Clayton ve Eric Reynolds)

Iron Man 3 (Christopher Townsend, Guy Williams, Erik Nash ve Dan Sudick)

The Lone Ranger (Tim Alexander, Gary Brozenich, Edson Williams ve John Frazier)

Star Trek Into Darkness (Roger Guyett, Patrick Tubach, Ben Grossmann ve Burt Dalton)

EN İYİ KOSTÜM TASARIMI

American Hustle (Michael Wilkinson)

The Grandmaster (William Chang Suk Ping)

The Great Gatsby (Catherine Martin)

The Invisible Woman (Michael O’Connor)

12 Years a Slave (Patricia Norris)

EN İYİ MAKYAJ VE SAÇ

Dallas Buyers Club (Adruitha Lee ve Robin Mathews)

Jackass Presents: Bad Grandpa (Stephen Prouty)
The Lone Ranger (Joel Harlow ve Gloria Pasqua-Casny)

33. İstanbul film festivali için geri sayım başladı

Bağımsız sinemanın en önemli etkinliklerinden Sundance Film Festivali 16 Ocak'ta başlıyor.

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından bu yıl 5-20 Nisan'da gerçekleştirilecek 33. İstanbul Film Festivali programına, Sundance Film Festivali'nde sinemaseverlere sunulacak 6 film de alındı.
(Zaten İstanbul'da olmasa şaşırırdım orada yaşayanlar kesinlikle gitmeli.)

Bağımsız sinemanın önemli etkinliklerinden Sundance Film Festivali de 16 Ocak da başlayacak ve 26 Ocak'a kadar devam edecek. Festival programında yer alan 6 film, Türkiye'de ilk defa İstanbul Film Festivali'nde gösterilecek.

Sundance Film Festivali'nde gösterilecek "Ida", "Stranger by the Lake", "Return to Homs", "White Bird in A Blizzard", "Liar's Dice ve White Shadow / Beyaz Gölge" adlı filmler, İstanbul Film Festivali kapsamında Türkiye'deki meraklıları tarafından izlenebilecek.



İnsan olmayı neden beceremiyoruz?!

Bazı şeyleri anlatmak için kelimeler, cümleler yetersiz kalır. Tarih tekerrürden ibarettir ve insan oğlu bunları yaşadı, yaşamaya devam edecektir. Dünyanın başına gelmiş en kötü şey insanlardır. Sizde insan mısınız be? İnsan olmaktan ve ırkımdan utanıyorum!!


Çocuk gelin değil, "pedofili" ve "sübyancılık"

Yine bir çocuk gelin haberi ile ya da daha doğrusunu söylemek gerekirse 'ölüm' haberi ekranlarımızda yer aldı. Daha doğrusu o kadar az yer aldı ki 'olağan bir şeymiş' gibi anlaşıldı. Fransa Cumhurbaşkanın aşk kaçamağı bile ekranlarda saatlerce tartışılırken...

Yahu bir çocuk öldürülmüş, evlendirilmiş, anne olmuş, ticari cinsel sömürü olarak nasıl kullanılabilir. Toplum için hazır olmayan, toplumu oluşturan Aile için hazır olabilir mi?

Neyse sinirden hemen konuya dahil oldum. Fazla ayrıntıya geçeyim en iyisi. Siirt’in Pervari İlçesi’ne bağlı Düğümcüler Köyü’nde, 11.5 yaşında imam nikahıyla evlendirilen ve 12.5 yaşında anne olan 14 yaşındaki Kader Erten, erken doğumla dünyaya getirdiği ikinci bebeğinin ölümünün ardından, evinde tabancayla vurulmuş halde ölü bulundu. (Haber kaynağı) 

Kader Erten’in cesedi, otopsi için Diyarbakır Adli Tıp Kurumuna gönderildi. Pervari Cumhuriyet Başsavcılığı ölümü şüpheli bularak, soruşturma başlattı. Savcılık, Kader Erten’in eşi Mehmet Atak’ın aile fertlerinin ifadelerini aldı. Atak Ailesi fertleri, gelinlerinin ikinci çocuğunu kaybettikten sonra bunalıma girdiğini ve odasından çıkmadığını, bu nedenle intihar ettiğini iddia etti.
Nüfus cüzdanında doğum tarihi 21 Temmuz 2000 olan Kader Erten’in eşinin ailesi ifadelerinde, gelinlerinin nüfus kaydının doğru olmadığını savunarak, "Geçen yıl onun gerçek yaşını belirlemek adına kemik yaşı tespiti yapılması için mahkemeye başvurduk. Halen mahkeme sürüyor" dedi. Ne absürt bir şey bu ya hayır anlamıyorum nüfusa güvenemeyiz ee hadi kemik yaşına bakalım.Yahu, bu ne saçmalık belki çocuk erken gelişmiş. Kemik yaşının bir anlamı varsa ee o zaman nüfusun ne anlamı var ? 

Buyurun işte kanunda bir eksiklik daha. ne zaman bu karanlık çağdan kurtulacağız bilemiyorum. Bir diğer konusu ise başlıkta belirtiğim üzere 'pedofili' bir diğer adı ile 'sübyancılık' . Evet ortada büyük bir sorun var doğru ee iyi de bunu niye dramatize edip duruyorlar, sorunun kaynağına niye inilmiyor bunu da hiç anlamıyorum ? (Ben psikolog ya da o tarz bir alanda uzmanlaşmış bir insan değilim. sadece okuduklarım ile sizlere bildiğim kadar bilgi vereceğim. )Hepimiz çocukken kendimizden yaşta büyük insanlara aşık olmuşuzdur bu yeri geldi hocamız oldu yeri geldi abimiz ablamız oldu bu örnekler çoğaltıla bilir. Bu insanlara aşık olduğumuzu sandık aslında onlara karşı duyduklarımız bir 'beğeni' idi, zaten bunu da karşımızdaki insanlar bizlere bir şekilde anlatmışlardır. Şimdilerde ise çocuklarının hayranlığı karşı tarafın kötü niyetine ego tatminine dönüşüyor (yanlış anlaşılmasın evliliklerdeki yaş farkından bahsetmiyorum) Pedofili ya da sübyancılık, yetişkin bir kimsenin ergenlik öncesi çocukları veya ergenliğe yeni girmişleri cinsel açıdan çekici bulması ve cinsel eğiliminin çocuklara yönelik olmasına neden olan psikoseksüel rahatsızlık. Bu durumdan muzdarip kişilere pedofil ya da sübyancı denir.

Sübyancılık, birçok kıta Avrupası hukuk düzeninde cinsel suçların en önemlisi kabul edilir. Genellikle kurbanın yaşı küçüldükçe ve kurbanla saldırgan arasındaki yaş farkı arttıkça cezalar artar. En büyük cezalar genellikle livatya (ters ilişki) verilir. Suçluların %50'sinden fazlası kurbanların akrabaları, aile dostları ya da tanıdıklarıdır.Türkiye, Google'da çocuk pornosu aramalarında birinci sırada yer almaktadır.Türkiye'de 181 bin çocuk gelin var. Çok uzağa gitmemize gerek yok pedofiliye kurban olmuş canlar aramızda, sokağımızda, komşuda. Kader, pedofili kurbanlarının sadece ismi. Ne hukuken, ne tıbben, ne de dinen caiz değildir. Bu evlilikleri yapan hasta ruhlar ise "pedofili". Görün artık! acı olarak filmlere konu olmaya başladı eğer merak edip bakmak isterseniz 1938’de Harry Revier’ın çektiği “Child Bride”dan (Çocuk Gelin) beri erken evlilikleri işleyen filmler yapıldı. 1980 tarihli “Coal Miner’s Daughter” (Madencinin Kızı), bundan on yıl sonra Türkiye’de Atıf Yılmaz’ın çektiği “Berdel” ve günümüzden birkaç yıl önce Reis Çelik’in beyazperdeye getirdiği “Lal Gece” gibi…

2013 yılının sonlarına doğru ise “Halam Geldi” konuşulmaya başlandı. Daha önce size tanıttığım bu filmi keşke tanıtmak zorunda kalmasaydım, keşke çekilmemiş olsaydı ve keşke böyle şeyler yaşanmamış olsaydı. Keşke, keşke, keşke...


İzmir'e Dev Film Platosu

Anadolu Sinema ve Televizyon Eser Sahipleri Meslek Birliği (ASİTEM) ve Fransız film yapım şirketleri ortaklığında İzmir'de 250 dönüm alana kurulacak dev platoda, ormanlar, otoyollar, dünyaca ünlü caddeler ve yapıların maketleri inşa edilecek ASİTEM Yönetim Kurulu Başkanı Sarıkaya: "Fransız şirketlerle önemli bir aşamaya geldik.
Yılda ortalama 10 film çekiminin hedeflendiği platoda, geleceğin sinemacılarını yetiştirecek bir okul da yer alacak (Okulun yer alması çok iyi olacak). 
Türkiye'de sinema sektörünün İstanbul'da sıkışıp kaldığını savunan Sarıkaya, "Bu plato, sadece yurt dışına açılma anlamında değil, aynı zamanda Türkiye'de, İstanbul'un üzerinde olan sinema ve televizyon sektörünün yükünü de İzmir'e kaydıracak" diye konuştu.( Sonunda olması gereken de bu zaten)

Plato için arazi arama çalışmalarının devam ettiğini belirten Sarıkaya, kesin olmamakla birlikte Torbalı ilçesinde 250 dönümlük arazide söz konusu platonun kurulacağını ve 2015 yılında tamamlanacağını kaydetti.

Bu haberi gördüğümde o kadar çok sevindim ki heyecandan saçmalamaya bile başladım :) Sonunda biri her şeyin İstanbul da olmayacağını düşünebildi! Ayrıca okul ve yeni iş imkanları konusunda da çok iyi oldu. Türkiye'nin sinema sektöründe gelişimi de bu yönde gelişeceğini düşünüyorum. En azından Antalya da ki gibi başarısız olmayacağa benziyor.

2013' te neler oldu ?

• “Kadın ve aileden” sorumlu bakanlığın adı “aile ve sosyal politikalar” oldu, KADIN kelimesi silindi.

• Kadın sığınma evleri kapatıldı.

• 97 kadına tecavüz edildi, 150 kadın ve kız çocuğu taciz edildi.

• Erkek şiddeti 195 kadını yaraladı. 842 kadın öldürüldü.

• “Kadın istihdam paketi” ile kadınları eve hapseden, güvencesizleştiren yasa çıktı.

• Reyhanlı patlamasında cihatçı çeteler- AKP işbirliği onlarca kadının ölmesine sebep oldu.

• Gezi isyanında katledilen 7 gencin anneleri gözü yaşlı bırakıldı, yüzlerce kadına gaz sıkıldı.

• Cumartesi annesi Berfo ana oğlunun kayıp cesedini bulamadan hayata veda etti.

• Gezi direnişi annesi Fadime Ayvalıtaş oğlunun acısına dayanamayıp hayata veda etti.

• İstanbul kent mitinginde atılan gaz bombaları sonucu, Elif Çermik hastanede yaşam mücadelesi veriyor.

• Polisin mermisine, gazına sapanıyla karşılık veren Emine Cansever, namı diğer “sapanlı teyze” 2 ay hapse mahkum edildi.

• Roboski’nin 2. Yıldönümü anmasında, çocuğunun acısına dayanamayan Miran Encü hayatını kaybetti

Namus ?


Kızlık zarı, bizim bekaretimizi kontrol için değildir. Bebekken kakamızdan, mikroplardan, pisliklerden korunmamız için oluşan bir mekanizmadır. Tuvalet eğitiminden sonraysa işlevini yitiren Ve olmasının hiçbir faydası, anlamı ve gerekliliği olmayan küçücük bir zardır ve hayvanlarda da bulunur. Ve bu zarın varlığı erkekler tarafından keşfedildikten sonra Bizim namusumuz olarak üzerimize etiketlenmiştir. Onun için gerekirse öldürülmüşüzdür, o varsa saygı duyulmuşuz Yoksa katledilmişiz, bir parça zar için “iyi mal”, “0 kilometre” olarak görülmüşüz. Ve cinsel ilişkiden sonra çarşafta kan lekesini gören erkeklerin İlk ben “becerdim” anlamında “gurur”lanmasına ve övünmesine sebep olmuşuzdur. Bekaret beyindedir, bacak arasında değil Namus beyindedir, bacak arasında değil Orospuluk beyindedir ve erkeğin de orospusu olur ... !

30 yıla damga vuran kareler






1995 yılında Hürriyet Foto Muhabiri Ümit Turpçu, Erbakan'ın aracı önünde kılınan namaz karesi ile yılın basın fotoğrafı ödülünü aldı.





VAKIFBANK-TFMD Yılın Basın Fotoğrafları 2008 Yılın Çevre Fotoğrafı: Öner Şan – Sabah Gazetesi, Antalya'da orman yangını.


VAKIFBANK-TFMD Yılın Basın Fotoğrafları 2010 Yılın Spor Fotoğrafı İkincisi Kerim Ökten: EPA, Eskrim Dünya Şampiyonası.


VAKIFBANK-TFMD Yılın Basın Fotoğrafları 2011 Vakıfbank Özel Ödülü İlkin Eskipehlivan: Anadolu Ajansı, Kızılcahamam'da kömür işçileri.



VAKIFBANK-TFMD Yılın Basın Fotoğrafları 2001 Yılın Basın Fotoğrafı ve Yılın Haber Fotoğrafı: Faruk Zabcı – Doğan Haber Ajansı Afganistan'da Taliban esirler.




VAKIFBANK-TFMD Yılın Basın Fotoğrafları 2002 Yılın Basın Fotoğrafı ve Yılın Haber Fotoğrafı Kenan Çimen: Anadolu Ajansı, Dünya Kupası'nda herkes tek yürek.


VAKIFBANK-TFMD Yılın Basın Fotoğrafları 2012 Yılın Haber Fotoğrafı Üçüncüsü Murat Şaka: Hürriyet Gazetesi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde Femen Eylemi İstanbul.



VAKIFBANK-TFMD Yılın Basın Fotoğrafları 2003 TFMD Özel Ödülü Rıza Özel: Hürriyet Gazetesi, ABD'nin Irak Harekatı'nda Bağdat.





NOT: 30 yıla damga vuran fotoğraflar elbette bu kadar değil, sadece bunlar benim ilgimi çekenler. Haberin tamamını görmek için Tıklayanız



Osmanlı Cumhuriyeti...

Yönetmen Gani Müjde tezgahından çıkmış olan, senaryoyu ise Emre Bülbül , Fatih Solmaz , Gani Müjde , Gökhan Karagülle yazılmış olup  hatırlayacağınız üzere  21 Kasım 2008 vizyona girmişti.
 'Osmanlı Cumhuriyeti' isimli film, bir dram, komedi, tarihi olup baş rollerini ise Ata Demirer, Vildan Atasever, Ruhsar Öcal ve Sümer Tilmaç paylaşmaktadır.

Filmin konusunu da hatırlatayım, Kurtuluş Savaşı gerçekleşmemiş ve Türkiye Cumhuriyeti kurulmamıştır. Bununla birlikte Mustafa Kemal Atatürk adında bir önder de ortaya çıkmamıştır. Osmanlı, zamanında Amerikan Mandası olmayı kabul ederek 2008 yılına kadar gelmiştir. 

Padişah 7.Osman aşık olmuş ve sonunda birkaç olay geçirerek kendisinin başkaları karşısında bir kukla olduğunu anlamıştır. Filmin sonunda aslında 1888 yılında başak tarlasında koşan ve daha sonra Atatürk olduğu anlaşılan çocuğun bir ağaca tırmanıp, kafesteki bülbülü alırken kafasının üzerine düşmesiyle başlar ve ardından 2008 yılına gelinir. 

Film yanlış hatırlamıyorsam 44 hafta vizyonda kaldı ve 1.423.303 kişi izledi. Filmi bugün tekrar izledim ve tekrar etkilendim böyle bir filmin bu kadar kişi izlemesi (azımsanmayacak bir rakam elbette) acı. Filmin en sonu özellikle çok etkileyici izlemediyseniz hala tavsiye ederim...

Kim mükemmel ki ?


Pro Infirmis adlı engelliler derneğinin Ulusal Engelliler Günü için yapmış olduğu kısa bir film. Bu şahaserin yönetmen koltuğunda ise Alain Gsponer oturuyor.

Toplumdaki bedensel engellilere dikkat çekmek için yapılan çalışma, gözleri yaşartıyor

Aslında fazla bir söze gerek yok eğer ki biraz zamanınızı ayırıp videoyu izlerseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Trafik polisleri işsiz :)


Gitmedikleri yolun cezası ödeyecek millet vay anasını :) Trafik polisleri o kadar işsiz ki koçanlarını bitirmek için oturup 2 bin 700 bölüm dizi  izlenerek uyulmayan trafik kurallarına  ceza yazmışlar :)

Bünyamin Aygün Serbest Bırakıldı


Suriye'de kaçırılan Milliyet gazetesi foto muhabiri Bünyamin Aygün Türkiye'ye getiriliyor.

Son günlerde bölgedeki gruplar arasındaki güç dengesi değişiminden sonra, 40 gün önce görev için gittiği Suriye'de kaçırılan Aygün'ün kurtarılması için MİT devreye girdi. MİT'in Dış Operasyonlar Başkanlığına bağlı 8 kişilik bir tim, bugün sınırdan 20 kilometre içeri geçerek Bünyamin Aygün'ü teslim aldı.

Aygün ve beraberindeki timin, kısa süre sonra Cilvegözü Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye giriş yapması bekleniyor.

Suriye’de 39 gündür esir tutulan Milliyet Gazetesi Foto muhabiri Bünyamin Aygün Serbest bırakıldı.

40 GÜN ÖNCE KAÇIRILMIŞTI

Milliyet’in foto muhabiri Bünyamin Aygün, 40 gün önce haber amacıyla gittiği Suriye’de muhalif gruplar tarafından kaçırılmıştı. Hatay Yayladağ’dan 26 Kasım Salı günü Suriye’nin Selkin köyüne geçen Bünyamin Aygün, burada haber çalışması yaptıktan sonra bir muhalif komutanın kendisiyle görüşmek istemesi üzerine gazeteyi arayarak bu komutanla görüşeceğini belirmişti, bu konuşmanın ardından kendisinden haber alınamamıştı. Aygün’ün Suriye’de rejim ve Özgür Suriye Ordusu karşıtı radikal bir grubun elinde olduğu ifade edilmişti.

Walter Mitty'nin Gizli Yaşamı


Yönetmen Ben Stiller tezgahından çıkmış olan ve 3 Ocak 2014 tarihinde vizyona giren 'Walter Mitty’nin Gizli Yaşamı' isimli film, bir macera, dramatik komedi olup, baş rollerini ise  Ben Stiller, Kristen Wiig, Shirley MacLaine paylaşıyor.

Daha filmi izleyemedim ama fragmanda gördüğüm kadarıyla bile beni etkilemeyi başardı. Çekimleri muhteşem, ses ve müzik oldukça kaliteli. Bir kere Ben Stiller'ın oyunculuğu yeter :) 
1947 yapımı olan, aynı   isimi taşıyan  filmin uyarlaması olarak çekilen 'Walter Mitty' nin Gizli Yaşamı', eski filme nazaran çok daha görsel şölen vermektedir.


'Çöp'ten gelen ödüller


Çöpten bu kez belgesel çıktı...

Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu Burak Türten, hem yüksek lisans yapıyor, hem ders veriyor, hem de belgeselleriyle ödülleri topluyor.
Çöplüklerde yaşayan insanları konu alan 'Çöp' belgeseli ulusal ve uluslar arası yarışmalarda 11 ödül aldı. 
Burak Türten, “Çöp” belgeselini, 2011’de Kayseri’deki Erciyes Üniversitesi’nde lisans eğitimi bitirme projesi olarak, dönem arkadaşlarıyla birlikte çekti. Amaç, çöplüklerde yaşayan, buradaki atıkları toplayarak gelirini sağlayan, çöpe atılan yiyeceklerle gıda ihtiyaçlarını karşılayan, kalacak evleri dahi olmayan insanların hikâyelerini anlatmakta.

Çöpten öğrenilenler
◊ Kimi çöplükler küçük olduğu için bir aile çalışıyor, kiminde on beş aile çalışıyor. Çöpte çalışan insanlar ölü hayvanların içinde atık topluyorlar. Yaşadıkları ortamda tıbbi atıklar bile var. 
◊ Çadırın etrafında çekim yapıyorduk. Evin hanımı balık kızartıyordu. Genel bir görüntü almak için çöpün bulunduğu yere çıkınca, çöplüğün içindeki balıkları gördük. Bu balıkları, tarihi geçtiği için çöpe atılan yağla kızartıyordu. 
◊ Günlük topladığı atıkları altmış lira ediyorsa, bunun yarısını kendileri alıyor. Diğer yarısını da “şıh” diye tabir ettikleri ihale sahibine veriyorlar.

Not: Bu haber hakkında bilerek yorum yapmadım, belgesel'in kötü olduğundan değil. O kadar iyi bir konusu var ki her şeyi ile dört dörtlük bir belgesel kesinlikle. İzleyince ne demek istediğimi anlayacaksınız. 

'Recep İvedik 4' Yolda

Recep İvedik takipçileri için iyi haber.

İzleme rekorları kıran Recep İvedik serisinin dördüncüsünün çekimleri tamamlandı. 
Yönetmen Togan Gökbakar'ın tezgahından çıkmış olan ve 21 Şubat 2014 de beyaz perde de seyircisi ile buluşacak olan  'Recep İvedik 4' filmi türü komedi olup, oyuncusu ise Şahan Gökbakar'dır. 
Çekimleri Maldivler'de tamamlanan filmde, Recep İvedik'in Maldivler'de macerası devam edecek. Survivor'a katılan Recep, burada Karayip korsanlarıyla karşılacak ve macera kaldığı yerden devam edecek.

Benim düşüncem: Recep İvedik filminin tüm serilerini hiç sevemedim. Bana göre seviyesi düşük espriler, her yönü ile basit film. Ne yazık ki seyirciler ota boka her şeye güldüğü için rekor kıran bir film ve bu yüzden sırf gelir amaçlı yapılmış bir film gibi geliyor bana. Başta da söylediğim gibi benim düşüncem bu yönde ama biliyorum ki set arkasında gecesini gündüzüne katarak çalışan insanlar var ve onlara saygısızlık yapmak istemiyorum, belki sizler izlersiniz diye böyle bir haber yayınlıyorum.